top of page
Ömer L. BAKAN

Nü - Ömer L. BAKAN

NÜ:

Görsel sanatlarda çıplak insan, özelliklede kadın figürünün, anlatım aracı olmasına NÜ diyoruz. Yüzyıllar önce

Yunan ve Roma sanatında erkek ve kadın figürlerinin resim ve heykelde kullanıldığını görüyoruz. O yıllarda her

İki cins arasında estetik bir ayrımın yapılmadığı da açıkça ortadadır. 17.yy.dan sonra daha güzel olduğu

varsayılan kadın vücudu çıplak türünün hemen hemen tek konusu olmuştur. Rönesans ile birlikte günümüzde

de NÜ bir evrim sürecine girmiş ve gelişimini sürdürmüştür.

Sanat tarihi kitaplarında resim ve heykelde çıplak konusu daha detaylı bir biçim de bizlere sunulmuştur. Son 20 yıldır çok yakından takip ettiğim büyük sanatçı ve sanat eleştirmeni John BERGER’e göre NÜ; seyredilebilmiş nesne haline indirgenmiş çıplak kadın figürüdür.

Bana göre ise çıplak: eğitimle edinilmiş kültürel bir kavramın görsel karşılığıdır;

NÜ Çıplağın tek konusu haline gelmiş olan kadını fotoğraflarken veya seyrederken düşünce biçimimiz, görme biçimimizi etkiler.


Bu etkileşim sonucunda:

ÇIPLAK KADINA BAKMAKTAN ZEVK DUYULUR MU?

ÇIPLAK POZ VEREN KADIN AHLAK AÇISINDAN SUÇLANA BİLİR Mİ?

ÇIPLAK OLMAK GİYSİSİZ OLMAKMIDIR?

NÜ BİR SANAT BİÇİMİMİDİR?

NÜ FOTOĞRAFIN ÇIKIŞ NOKTASI DEĞİLSE, FOTOĞRAFIN ULAŞTIĞI GÖRME BİÇİMİ DEĞİLMİDİR?

Soruları cevaplarken birçok ahlaki ve toplumsal kurallardan dolayı cevaplar değişik olacaktır. Bu soruları sadece sanat biçimi açısından yanıtlamak yetmez. Çünkü Nü’nün yaşanan cinsellikle olduğu apaçıktır.


Kadın hiçbir zaman kendi başına çıplak değildir. Seyircinin onu gördüğü biçimde çıplaktır. Çıplak olmak insanın kendisi olmasıdır. NÜ olmaksa başkalarına çıplak görünmektir. Çıplaklık kendini olduğu gibi ortaya koyar, Nü’lük ise seyredilmek üzere otaya konmuştur. NÜ hiçbir zaman çıplak olmayacaktır. Nü’lük bir çeşit giyinikliliktir. 1989 yılında sevgili Çerkez Karadağ’ın yayımladığı NÜANS adlı albümünde önsözü Sayın Erhan Karaesmen kaleme almış ve şunları demiş: İnsanoğlu tüm canlı yaratıklar gibi çıplak doğar ve sonradan giyinir. Derinin örtücü ve yalıtıcı ve de koruyucu gücü yetmediğinde giyinmek, fizyolojik bir ihtiyaçtır. Ama sıkı sıkıya örtünme, kapanma daha çok sosyal yapaylamaların, tabuların ve ahlaki zorlamaların baskısıyla oluşur. Oysa çıplaklık olayında her şey alabildiğine doğal, organik ve yerli yerindedir.


Sanatçı çıplaklıkta ve çıplaktaki bu tılsımlı üstünlüğü, doğanın ta kendisini oluşturma özelliğini bilen sezen adamdır. Yaratıcı güdüsüyle çıplağı deşmesi gerektiğini anlamıştır. Ancak sosyal çevredeki örtünmenin erdemlerine inanmışlıktan kaynaklanan edilgen birikimler ve öğreti çarpıklıkları sanatçıya

bu arayışında tarih boyunca rahat bırakmamıştır. Öte yandan kadın çıplaklığında hayvansal duyuları gıdıklayacak bir unsurda mutlaka ve öncelikle yakalamak isteyen ve bunun salyalı bekleyişi içinde olan bir kesim daha ola gelmiştir. Kısacası çıplağın ucundan çekiştirenler çoktur.


Çıplak kadın olayına yaklaşan gerçek sanatçı da bir çeşit gözaltına alınmış gibidir. Edebiyat'da, Resim'de, Heykel'de, Sinema'da ve Fotoğraf'ta çıplak, uç beklentilerden uzakta içten doğallığı içinde tüm dengesiyle yakalayabilmek büyük bir çaba ister.









ÇIPLAK: EĞİTİMLE EDİNİLMİŞ KÜLTÜREL KAVRAMIN GÖRSEL KARŞILIĞIDIR dediğimde düşünce biçiminin etkilediği görme biçim sonucunda oluşmuş sosyosanat oluşumdur.




FOTOĞRAFLAR: Aramis KALAY

Ömer L. BAKAN

IŞIĞINIZ BOL OLSUN

67 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page