Biliyor musunuz? İçimizde süper kahramanlar var. Ancak biz onların verdikleri mücadelenin ve elde ettikleri başarının farkında bile değiliz!
Onlar bizim imkanlarımızın ve yeteneklerimizin birçoğuna sahip değiller. Bizim kadar rahat
hareket edemiyorlar, ulaştığımız şeylere ancak mücadele vererek ulaşıyorlar. Onlar engel
tanımıyorlar, bizim fazlalığımız var ama bizden daha başarılılar.
Ellerinde olmayan nedenlerle bazı organlarını kaybettikleri için; onları ötekileştirmemize, hor görmemize, küçümsememize, acımamıza rağmen, birçoğumuzun hiçbir zaman elde edemeyeceği başarıların, onlar tarafından tadıldığını farkında bile değiliz.
Genç yaşta yakalandığı ALS hastalığı nedeniyle, iskelet sistemine komut veren sinirlerinin felç olması nedeniyle başından başka hiçbir organını hareket ettiremeyen hatta konuşamayan bir bilim insanı vardı, yakınlarda kaybettik onu, hatırladınız mı?
Söz ettiğim kişi Stephen Hawking.
O’nun kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili araştırmalarıyla ulaştığı bulgulara hangimiz
erişebildik? Peki, bu durumda engelli olan kim?
Ki O, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. Bu durumda cevaplandırılması gereken bir soru var!
O’nu engelli olarak niteleyen milyarlarca insan arasından, o düzeyde bir kuramcı çıkmamış ise bu durumda gerçek engelli olanlar kimlerdir? Aslında bazı şeyleri fark etmemek, anlayamamak ya da görmemek bizi engelli yapıyor ama biz onlara engelli diyoruz.
Sadece ilim anlamında değil, sporda da bedensel eksikleri olmayan milyarlarca bireylerin
ulaşamadığı başarılara ulaşan, engelli olduğunu nitelediğimiz birçok kişinin olduğu bir gerçektir. Öyleyse kendimizi sorgulamamız ve veremediğimiz mücadeleyi verebilen, engelli olduğunu kabul etmeyerek bizim erişemediğimiz başarılara ulaşan o süper kahramanlara saygı duyup, onların yolunu açmamız gerekiyor.
Aslında onlara engel olmamamız gerekiyor. Ama sadece kendimizi düşündüğümüz için ve rahatımıza düşkünlüğümüz yüzünden birçoklarının yaşamını zorlaştırıyoruz, maalesef… Sadece engelli olanların değil, bizim gibilerin de önüne engeller çıkarıyoruz.
Sayın Faik Kaplan Beyefendiyi sorumluluk projeleriyle tanıdım ve hep takdir ettim. Ciddi bir ekiple çalışıyordu ve her zaman “bizim eserimiz” dediği, yanlışlarımızı yüzümüze tokat gibi çarpan içeriğe sahip fotoğraflarla bizlere bir şeyler anlatmaya çalıştılar.
Bu fotoğrafta gerçek bir sıkıntıyı apaçık ortaya döktüğüne tanık oldum. Asansör kapısının sol yanında, asansörün sadece engelli bireyler için tahsis edilmiş olduğunu ortaya koyan bir işaret olmasına rağmen, kapı önünde yer alan ayakkabılarla temsil edilen yürüyebilen insanların asansöre doluşup, ancak tekerlekli sandalye ile hareket edebilen bireyi engelledikleri açık şekilde anlatılmış. Ve o süper kahramanın kendine engel olanlara inat, bilinç gücüyle ayağa kalkıp merdivenlerden yürüyerek yukarıya çıkacak gücü yüreğinde taşıdığını, yine bu fotoğraftan okudum.
Biz engel olsak bile onlar, her şeye rağmen kendilerini engelli olarak görmüyorlar, bizim
ulaşamayacağımız zaferlerin tadını yaşıyorlar. Bizden yardım da istemiyorlar, sadece önlerini açmamız, onları engellememiz yeter… Ama ne yazık ki çoğunlukla engeliz…
Sayın Faik Kaplan Beyefendiyle birlikte değerli ekibini, farkına bile varmadığımız; perdeleyici ve engelleyici yaşam tarzımızı anlatan, böylesine güçlü mesajlarla dolu farkındalık yaratan sorumluluk projelerine imza attıkları için kutluyorum.
Selam ruhundaki ego ve engel duygusunu kaldırıp, ‘’duymak ve anlamak umuduyla’’
çırpınanlara gitsin…
Mikdat Besni
Комментарии