Sayın Deniz YILMAZ bir mimar.
Mimarlık; ihtiyaca cevap verecek şekilde hayalde tasarlanan yapıyı iki boyutlu düzlemde anlatabilme sanatıdır.
Türk Fotoğrafçılığının “Hoca”sı rahmetlik Prof. Dr. Sabit Kalfagil yüksek mimar idi. Sabit hoca dışında da mimarlar arasından çok sayıda iyi fotoğrafçılar çıktığına tanık oldum. Bence bu durum bir rastlantı olamaz. Çünkü mimarlık kafa gözüyle henüz görünmeyeni görmeyi sağlayan vasıflara sahip olmayı gerektirir. Mimar; önce yapılmak istenen yapıyı düşünülüp tasarlar, çeşitli yönlerden nasıl göründüğü en ince ayrıntılarına
kadar analiz eder, hayal dünyasında detayları resmeder, şekillendirir. Beklenen işlevselliğin karşılandığı inancına eriştikten sonra hayalindeki resmi proje haline getirerek herkesin görebileceği bir ürün çıkarır.
Mimarlık için gerekli olan yetenek ve beceriler iyi fotoğrafın da yolunu açmaktadır.
Çünkü iyi fotoğraf için hayal gücü ve buna bağlı olarak görülmeyeni görme, gösterebilme ve anlatabilme yetisi temel gerekliliklerden biridir.
İyi fotoğraflar kendini hemen hissettirirler, bunların dikkat çekmek için büyütülmeye, renge, erotizme ihtiyaçları yoktur. Bence Deniz Yılmaz’ın fotoğrafı sade yapısı ve içeriğiyle “görülmeyeni görme, gösterebilme ve anlatabilme” yetisine sahiptir.
Fotoğrafa baktığımızda koyun sürüsünü, ağılında dinlenirken görüyoruz.
Işığın ustaca kullanılmış olması sürüyü doku haline getirmiş ve derinlik hissi kazandırmış.
Ve sadece bir koyun kafasını kaldırarak fotoğrafçıya bakmakta.
Altına düşülen notta iki farklı fotoğraftan yapıldığı belirtilmiş. Fotoğrafa verilen isim ise "Farklı";… İki yâda daha fazla fotoğrafı birleştirerek yeni bir fotoğraf üretmek, günümüzde yarışmalarda, belgesel çalışmalarda ve haber fotoğrafçılığında reddedilir ancak sanatsal ve hobi amaçlı çalışmalarda kabul edenlerin sayısı gittikçe artmakta ve kullanılan teknikler arasında yer almaktadır.
Bu fotoğraf paylaşıldığı dönemde ilgi merkezindeki koyunun, kadraja sonradan yerleştirildiği konusunda tartışmalar yaşanmıştı. Bence bu sorun değil, sorun haline getirilmesi de önemli konuyu atlayıp, detayda kaybolmaya yol açar.
Fotoğrafın bizi etkileyen yönü, birleştirmenin başarısı olması değil!
Bizi fotoğrafın içeriği olan ‘sürü psikolojisini’ güçlü şekilde işlemesi etkiledi...
Fotoğrafta teknik önemlidir, ancak bir temaya sahip olması çok daha önemlidir.
İşte bu fotoğrafta anlatım ve mesaj, çok güçlü yer almış, kutlarım.
Çünkü sürü içerisinden birisi farklı; o çevrede olup biteni gerçek gözle görmeye çalışıyor. Çoğunluk ise birbirine bakarak diğer bireylerin yaptığının aynısını yapıyor.
Bu fotoğraf bize "sürü psikolojisinin" sadece kontrolü kolay olan bir doku oluşturmaya hizmet etmekten başka bir özelliği olmadığını gösteriyor.
Kitlelerin gerçeklerden haberdar olmadığını, olup bitenin farkına varmadığını ve teslimiyetini apaçık anlatan bu fotoğrafa saygı duyuyorum.
Fotoğraf, Henrik Ibsen'in ünlü "azınlık bazen yanılabilir, çoğunluk her zaman yanılır" sözünü hatırlatmaktadır. Çünkü "farklı" olanlar genellikle çoğunluk tarafından yadırganırlar. Ancak dışarıda neler olup bittiğinin de sadece onlar farkındadır. Bize düşen; farklı olanları reddetmek olmamalı, anlamaya çalıştığımızda göremediklerimizi fark edebileceğimizin
bilincinde olmaktır.
Önemli bir gerçeği dile getiren içeriğiyle dikkat çeken bu eser için Deniz YILMAZ beyefendiyi tebrik ederim.
Mikdat Besni
Comments